Sezaryen

Asistan doktor ameliyathaneden çıkıyor, endişeli görünüyor, maskesini indiriyor ve "Sezaryen sırasında çok komplikasyon çıkacağa benziyor." diyor.

Herkes panik içinde odaya doluşuyor.

Sen, o doğumu yürüten doktorsun. Her kafadan bir ses çıkıyor, ayılanlar bayılanlar, bağırıp çağıranlar... Evet, doğum zorlu geçiyor, eski yeniye direniyor.

Evet, ortalık karışık. Ve evet, senin görevin doğumu tamamlamak. Çocuğu sağ çıkarabilir miyiz, doğduğunda sağlığı yerinde olur mu, bilemiyorsun. Ama doğum yapılmazsa hem çocuk hem anneyi çürümeye terk etmiş olacaksın. Bu doğum, sırf anneyi kurtarmak için bile olsa tamamına erdirilmeli.

*

Gözlerini kapatıp beşe kadar sayıyorsun, derin bir nefes alıyorsun. Ve hızla etrafındakilere:

- Sen! Bağırıp çağıracağına şu bayılan kadını al dışarı çıkar, yüzüne su serp!

- Sen! Evet biliyorum kan gölü oldu ortalık. Sezaryenle doğum yapıyoruz, grip aşısı değil. Git havlu getir, temiz su getir.

- Sen! Git sigaranı dışarıda iç.

- Sen! Evet biliyorum canın acıyor. Ve evet biliyorum eskiden bu kadar sık ve bu kadar yoğun değildi acı. Ama işte doğumun vakti geldi, başka yolu yok bu doğumu yapacağız beraber. Yoksa seni de kurtaramayabiliriz, ve ben de bunun sorumluluğuyla baş başa kalırım ömür billah. Derin nefes al ver, istediğin kadar bağır, dilersen eşini çağıralım elini tutmak istersen?

- Sen! Yahu kardeşim böyle ameliyatın videosu mu olurmuş?! Atın şu herifi dışarı!

- Hemşire! Ne konuşup duruyorsun orada? Neymiş efendim, hiç böyle belalı bir ameliyat görmemişlermiş! Lafa bak! Git yeni eldiven ve neşter getir bana. Şu kadına da sakinleştirici iğne yapın biriniz gevezelik edeceğinize!

- Sen! Gözünü şu ekrana dik bak bakalım göstergeler normal mi gidiyor!

Bu bir seçenek.

*

İkinci bir seçeneğin de var.

Gözlerini kapatıp beşe kadar sayıyorsun, derin bir nefes alıyorsun. Gözlerini açıyorsun, maskeni ve eldivenlerini çıkarıyorsun:

- Evet lanet olsun kadının çok canı yanıyor, kanama almış başını gitmiş, tüm aile başıma üşüşmüş, hemşireler panik halinde. Yok hocam ben bunu yapamıyorum, olmaz bu iş.

Ve çıkıp gidiyorsun. Anne ölüyor, çocuk ölüyor, belki ayrıca ailenin yaşlılarından birileri de kalpten gidiyor.

**

Tayyip ülkeyi göz göre göre kendi düşüşü ile toplumsal çürüme arasında bir seçime kıstırmaya çalışıyor. Ama Tayyip'in vadesi gelmiştir. Buradan Tayyip'in çıkarına uygun bir çıkış yok.

Geliyoruz. Toplumsal barış ve adalet için geliyoruz. Emin adımlarla.

Soğukkanlılığımızı korumamız ve sabırlı davranmamız lazım. Bu daha hâlâ başlangıç çünkü. Şu doğumu tamamlayalım, daha bir de çocuğu belki ayrıca ameliyata almak gerekecek, kim bilir?

Tayyip daha da bozmaz artık dediğimiz her an daha da bozdu bozdu bozdu, önünü alamadık öyle bozdu yani. Bu daha hâlâ başlangıç, bunu aklımızda tutalım.

Gezi'deki başlangıçtan buraya geldik işte, ama yolumuz uzun. Bu doğumun uzman doktorlarının sabır, soğukkanlılık ve kararlılığa ihtiyacı var.

**

Şunları tekrar tekrar hatırlatmalı önümüzdeki aylarda.

- Adıyaman raporları: HDP'nin Diyarbakır mitingine düzenlenen bombalı saldırıda MİT'in kilit rolü hakkında gırla somut kanıt var.

- Suruç katliamı: IŞİD bu saldırıyı üstlenmedi.

- AKP'nin yeni savaş tezkeresi: Bu tezkere, eğer seçim anketleri böyle giderse, işlerine gelmediği noktada seçimleri erteleme bahanesi olacak. CHP ve MHP buna aktif destek verdi.

Her şeyi bu kadar aleni yapmaları, gardını almadan pata küte girişen bir boksörün telaşına benziyor. Evet çok güçlüler, ama hayır hiç de ne yaptıklarını bilmiyorlar, çok açık veriyorlar.

Yüzdük yüzdük kuyruğuna kadar geldik, umutlu olmak için hiç bu kadar sebebimiz olmamıştı.


Tekrar: Sabır, soğukkanlılık, kararlılık.

Sana söz yine baharlar gelecek.


No comments:

Post a Comment