Showing posts with label Religion. Show all posts
Showing posts with label Religion. Show all posts

İşçi Sınıfı Ateisttir.

Çok düşünmek sağlığa zararlı değildir, biber gazı sağlığa zararlı değil dediler ya işte.

“Ateistten, komünistten hayır gelmez vatana millete.” Böyle derler çünkü onlar müslümandır. Müslümanlık dediğin, Filistin'i bombalayanla silah ticareti yapmaktır. Müslümanlık dediğin, Irak işgaline katılmaktır. Müslümanlık dediğin sağlık hakkını ortadan kaldırmak, eğitimi müslümancı özel dersanelere teslim etmektir. Müslümanlıkta kader vardır, demek ki madencilerin de kaderi vardır. Müslümanlara güzel allahları verdikçe verir, ama her nedense bu rab bizlere zırnık koklatmaz. Şaka yapmıyorum, gerçekten, hakiki müslümanlık budur.

Dikkatli bakın. Keza hıristiyanlık da böyledir. Tüm dinler tek bir dindir:

Bu dünyanın allahı paradır. Para dualara yanıt verir, tüm bilgiyi yönetir, hatta diğerlerinin neyi bilip neyi bilmeyeceğine de karar verir; para her şeye kadirdir. “Böylece, yapabileceklerim hiçbir şekilde benim kişiliğimle belirlenmez. Çirkin olabilirim, ama kendime güzel kadınlar
alabilirim. Dolayısıyla çirkin değilim, çünkü çirkinliğin etkisi para tarafından hükümsüz hale gelmiştir.”1 Bunların dünyası budur. Doğal olarak bu dünyada; ülkeler pazarlanmak içindir, sanat ucubedir, dereler boşa akarlar ve üzerlerine baraj yapılsın diye beklerler.
Bunların dünyasında siz, kurban olun ateistlere, komünistlere.

“Bu dünyanın allahı paradır; burjuvazi proleterin elinden tüm parasını alır ve böylece onu pratikte bir ateiste çevirir.”2

Burjuvaziyle işçi sınıfının ortak paydası, olsa olsa, iki bin yıl önce bir göçebe grubuna rehberlik eden bir köpek, veya bilemedin göğün yedi kat üstünde yaşayan bir adam olabilir. Din, burjuvaziyle işçi sınıfının bu dünyada hiçbir ortak paydası olmadığının itirafıdır.
Ve tam da bu yüzden, ister imam ordularıyla, ister dört artı dört artı dört ile, ister biber gazı ve panzerle saldırsınlar; ne ateistleri ne de komünistleri yok edemezler.

Bizler sorun çıkarmak için gelmedik, sorun var olduğu için geldik.

“Polis kuralları çoğaldıkça çoğaldı, ama polis kuralları işçi sınıfının ızdırabının anca etrafını çevirebilirler, onu ortadan kaldıramazlar.”3 Bu ızdırap var olduğu sürece, mücadelemiz de var olacak. Dosta düşmana duyurulur.



1Karl Marx – 1844 Elyazmaları [özgür çeviri]
2Friedrich Engels – İngiltere'de İşçi Sınıfının Durumu [özgür çeviri]
3Friedrich Engels – İngiltere'de İşçi Sınıfının Durumu [özgür çeviri]



Dinin en kısa ve öz tanımı

Her konuda uzman doktor Nihat Doğan, TV8'de Okan Bayülgen'in Kral Çıplak programına katılmış. Konuk izleyicilerden biri, neden kendisinden "biz" diye bahsettiğini sormuş. Nihat Doğan, "Allah da kendinden 'biz' diye bahsediyor." şeklinde cevap vermiş.

Radikal gazetesi internet sitesinde bu haberi eğlence kategorisine aldı ve ana sayfada yayınladı. Haberin bağlantısının verildiği görselde Nihat Doğan'ın sıradan pozlarından biri var ve "Nihat Doğan işi büyüttü!" yazıyor.

Din tam olarak budur, ne fazla ne eksik. Müthiş bir özet.


Not: Bu kısa nottaki her bir cümle ile ilgili saatlerce sohbet edilebileceğini fark ettim yazdıktan sonra.

Derdimiz “Siyasal İslam” değil, bizzat İslam'dır.

Devrimi Söylemek: Devrimci Söylem İnşasına Katkılar - 1
100519

Derdimiz “Siyasal İslam” değil, bizzat İslam'dır.



0) Giriş

Uzun süredir sol çevrelerde “siyasal islam”a karşı bir söylem ve mücadele hattı oluşturulmaya çalışılıyor. Öte yandan, bu çok önemli mücadele alanında kullanılan dilin çarpıklığı can yakıcı bir hâl alıyor.

“Siyasal islam” diye tabir edilen, dini inançların sosyal ve ekonomik hayata nüfuz etmesi olgusu, ifadesi itibariyle aslında mücadele hattını daraltmakla kalmıyor, özgürleşmenin önüne de bir set inşa ediyor.


1)Siyasal islam yoktur, islam siyasidir.

Tüm dinler, siyasi sebeplerle ortaya çıkar, daha sonra da varlıklarını siyasi sebeplerle korurlar. Bu sebepler ortadan kalkınca bu dinler ortadan kaldırılır; ezen sınıf tarafından, toplumun o aşamada kaldırabileceği başka dinler yaratılır.

Dinin siyasallaşmasından bahsetmek, dairenin yuvarlak olmasından bahsetmeye denktir. Tüm dinler tanım gereği siyasaldır. İslam, yüzyıllar önce kurulan bir imparatorluğun ideolojisidir. Bu ideoloji, o imparatorluk ve onun imparatorlarından bağımsız düşünülemez. Bugün “islam inancı” denilen, bu imparatorluğun ideolojisine sahip çıkmaktan başka bir şey değildir. Tam da bu sebeple, sanıldığı gibi metafizik değil, son derece materyalist bir düşüncedir.


2)Sorun, dinlerin bizzat kendileridir.

İnsanların, davranış ve düşünceleri üzerine konan/koydukları tabularla kendilerini kısıtlamaları özgürleşmenin önündeki engellerden biridir. Diş perisine inanmak, homofobik olmak, olmayan bir şeyin olduğuna inanıp ona tapmak, bazı milletlerin üstünlüğüne inanmak, transfobik olmak, köleliğe inanmak, erkeğin kadından üstün olduğuna inanmak vb. “kişisel inançlar”; saygı gösterilmesi gereken tavırlar değil, derin bir yabancılaşmanın sonuçlarıdır. Meselemiz tam da bu yabancılaşmanın ortadan kaldırılmasıdır.

Bir yabancılaşmanın siyasallaşması ve toplumsal alandaki etkisinin artması, çok tehlikelidir. Ama hedefimiz bu etkiyi azaltmak falan değil, yabancılaşmayı ortadan kaldırmaktır. (Murphy kanunları gereği, azıcık hamile kalmak diye bir şey yoktur.)


3)Berrak bir dille açıklamak

Sonuç olarak; muhalifler, ister militan materyalist olsunlar, ister dinle hiçbir sorunları olmasın; siyasal islam söylemini terk etmelidir. Bu söylem, dini inançlarla politikanın farklı şeyler olduğunu iddia eden burjuva ideolojisinin parçasıdır.

Metafiziğe kayıtsız olanları dinin politik bir kurum oluşu gerçeğiyle hesaplaşmaya; militan ateistleri gururla seslerini yükseltmeye davetimizdir.

Tanri'nin varligina dair kanitlar

"Tanrı'nın varlığına dair 62 kanıt" başlıklı yazıdan seçilmiştir.

1) Kozmolojik argüman

1 Eğer ben bir şeyin bir nedeni olmalı dersem o şeyin bir nedeni vardır.

2 Evrenin bir nedeni olmalı diyorum.

3 Öyleyse evrenin bir nedeni vardır.

4 Öyleyse Tanrı vardır.


2)Ontolojik argüman

1 Tanrıyı X olarak tanımlıyorum.

2 Eğer X’i tahayyül edebiliyorsam X var olmalıdır.

3 Öyleyse Tanrı vardır.


3)Tasarım argümanı

1 Şu dünyaya/evrene/zürafaya bak. Karmaşık değil mi?

2 Yalnızca Tanrı onları böyle karmaşık yapabilirdi.

3 Öyleyse Tanrı vardır.


4)Güzellik argümanı

1 Şu bebek/gün batımı/çiçek/ağaç güzel değil mi?

2 Yalnızca Tanrı onları böyle güzel yapabilirdi.

3 Öyleyse Tanrı vardır.


5)Yaratılışçılık argümanı

1 Eğer evrim yanlışsa yaratılışçılık doğru olmalıdır ve öyleyse Tanrı vardır.

2 Benim zihinsel kapasitem onu anlamaya yetmediği, dahası bu gerçeği kabul etmek beni huzursuz edeceği için evrim doğru olamaz,.

3 Öyleyse Tanrı vardır.


6)Korku argümanı

1 Eğer Tanrı yoksa öldükten sonra hepimiz yok olacağız.

2 Bundan korkuyorum.

3 Öyleyse Tanrı vardır.


7)Kutsal Kitap argümanı

1 [Eski Ahit’ten (Tevrat’tan) bir pasaj]

2 [Yeni Ahit’ten (İncil’den) bir pasaj]

3 Öyleyse Tanrı vardır.


9)Akılsızlık argümanı

1 Pekala, sizler kadar zekiymişim gibi numara yapmaya çalışmayacağım –belli ki çok fazla okuma yapmışsınız. Ama ben İncil’i (Kuran’ı) okudum, ve söyleyeceğiniz hiçbir şey beni Tanrı’nın var olmadığına ikna edemez. Ben onu kalbimde hissediyorum, eğer onun hayatınıza girmesini isterseniz siz de hissedebilirsiniz. [Kutsal Kitap’tan bir ayet]

2 Öyleyse Tanrı vardır.


10)Sayısal argüman

1 Milyonlarca milyonlarca insan Tanrı’ya inanıyor.

2 Bu kadar insan yanılıyor olamaz, öyle değil mi?

3 Öyleyse Tanrı vardır.


16)Ahiret argümanı

1 Tanrı’nın varlığına dair kanıtı mezarından kalkınca göreceksin.

2 Öyleyse Tanrı vardır.


17)Tartışma argümanı

1 Tanrı vardır.

2 [Ateist karşı argüman sunar]

3 Evet vardır.

4 [Ateist karşı argüman sunar]

5 Evet vardır!

6 [Ateist karşı argüman sunar]

7 EVET VARDIR!

8 [Ateist pes edip evine gider]

9 Öyleyse Tanrı vardır.


19)Harun Yahya argümanı

1 Hayatımı çalışarak kazanmak istemiyorum.

2 Vergi vermek istemiyorum.

3 Bana para verecek saf müslümanlar bulabilirim.

4 Öyleyse Tanrı vardır.


21)Kişisel ruh sağlığı argümanı

1 Bazı dini deneyimler yaşadım, bunların açıklaması ya Tanrı’nın var olduğu ya da benim deli olduğumdur.

2 Öyleyse Tanrı vardır.


23)Tesadüf argümanı

1 Bunun gerçekleşme olasılığı nedir?

2 Bence çok düşük.

3 Öyleyse Tanrı vardır.


26)İnanca saygı argümanı

1 Tanrı vardır.

2 [Ateist karşı argüman sunar]

3 Bu yaptığın inancıma saygısızlıktır.

4 Öyleyse Tanrı vardır.


28)Agnostisizm argümanı

1 Ben bilmiyorum sen de bilmiyorsun.

2 Öyleyse Tanrı vardır.


30)Kişisel deneyim argümanı

1 Bir keresinde açıklayamadığım bir olay yaşadım.

2 [Ateist bir takım muhtemel doğal açıklama sunar]

3 Sen yalnızca tahminde bulunuyorsun! Ben ordaydım.

4 Öyleyse Tanrı vardır.


32)Tanık olunamama argümanı

1 Şimdiye dek kimse bir türün başka bir türe dönüştüğünü göremedi.

2 Öyleyse Tanrı vardır.


41)Kuran argümanı

1 Kuran Kuran’da yazanların doğru olduğunu söylüyor.

2 Öyleyse Kuran dorudur.

3 Kuran Tanrı’nın var olduğunu söylüyor.

4 Öyleyse Tanrı vardır.


47)Perde argümanı

1 Tanrı ateistlerin gözüne perde çekmiştir.

2 Öyleyse Tanrı vardır.


49)Okuma argümanı 2

1 Kuran’ı okusaydın anlardın.

2 [Ateist Kuran’ı okuduğunu söyler.]

3 Anlayamazsın sen Kuran’ı. Tefsirleri okusaydın anlardın.

4 Öyleyse Tanrı vardır.


50)Ukala Britanyalı biyolog argümanı

1 Richard Dawkins bazı kitaplarında dini aşağılıyor.

2 Öyleyse Tanrı vardır.


54)Nuh’un gemisi argümanı

1 Bilmem nerde bir dağda gemi bulmuşlar.

2 Öyleyse Tanrı var.


55)Secde eden firavun argümanı

1 Mısır’da bir yerde ceset bulmuşlar.

2 Öyleyse Tanrı var.


60)Turan Dursun argümanı

1 [Ateist Tanrı’nın var olmadığına dair argüman öne sürer.]

2 [İnanan onu öldürür.]

3 Öyleyse Tanrı vardır.


Hic kimsenin mi aklina gelmiyor? ya da Inanma ozgurlugu:1 Inanmama ozgurlugu:0

Hiç kimsenin mi aklına gelmiyor? YA DA İnanma özgürlüğü:1 İnanmama özgürlüğü:0
Üniversite öğrencilerinin kampüse ve/veya derslere türban takarak girmelerine, girmelerini engelleyen yasaklara ve kişilere dair o kadar çok şey söylendi ki; insanın aklı almıyor, çok bariz bir anlamı nasıl kimsenin görmediğini.
Laiklik savunucuları ve onların stratejik müteffiklerinin diliyle konu şu kavramlar etrafında konuşuldu[1]: Din istismarı, gericilik, siyasi sembol, halkın inançları üzerinden siyasi rant, dincilik.
Öte yanda ise şöyle kavramlar dolaştı durdu: İnanç özgürlüğü, eğitim hakkı, kişi hak ve hürriyetleri, mağduriyet.
O kadar sıkıldım ki; konuyu politik, sosyolojik, ekonomi politik olarak falan ele alacak değilim. Çok daha genel bir bakış açısıyla[2] ilginç bir noktaya değinmek istiyorum. Bu noktaya da, hakikaten sadece değineceğim, uzun uzadıya argümantasyon yapacak değilim.
Durum garip: Allah diye bir şey, kadınlara, başları açık[3] olarak toplum önüne çıkmayı yasaklıyor. Sonra, bir grup insan[4], onların üniversiteye başları kapalı olarak girmelerini yasaklıyor. Herkes o bir grup insanın yasakçılığından dem vuruyor, ama nedense kimse allahın yasakçılığından bahsetmiyor.
Ortada iki acente var. Biri başı açık ortalıkta gezmeyi, diğeri başı kapalı kamusal alanlara girmeyi yasaklıyor. Gözlemler şöyle:
- O demin bahsettiğim bir grup insan, geri kalan her şey sabit tutulsa bile[5], görece olarak daha az yasakçı bir tutum sergiliyorlar. Mesela onlar, pazara giderken hangi modayı takip etmeniz gerektiğine dair kural koymuyorlar.
- Kategorik olarak, hangi acentenin yasaklarına itaat edilmesi gerektiğine karar verilmiş değil. Daha doğru kelimelerle söylemek gerekirse; o bir grup insana mı yoksa allaha mı tapmak/itaat etmek gerektiğine dair bir öntartışma gerçekleşmiş değil.
- Düşünsel olarak ise, o bir grup insanın yasaklarına itaat etmek görece daha anlamlı görünüyor; zira o insanların var olduklarına dair en azından biraz kanıt var elimizde.
- Daha da genel olarak, o bir grup insanın yasağını eleştirmeye falan çalıştığımızda onlarla oturup tartışma ihtimalimiz sıfırdan büyük[6]. Ama, allahla pazarlığa oturmak, benim anladığım kadarıyla, pek mümkün değil. Yani, o bir grup insanın yasasına neyin saygı duymak pratik olarak daha anlamlı görünüyor.[7]
Türbanla ilgili yasakların ne doğru olduklarını söylüyorum, ne de yanlış olduklarını. Politik tartışmada, en azından bu yazı sınırları içerisinde, taraf almıyorum. Çok basit bir şey söylüyorum aslında: Eğer mevcut koşullar bunlarsa, bireyler, davranışlarından önce, deminden beri söylediklerimi de hesaba katsalar daha sağlıklı bir zeminde tartışırız hangi noktaya ne şekilde ulaşmak istediğimizi.


[1] Kimsenin bu kelimelerin hepsini kullandığını söylemiyorum tabii ki. Sadece; bu cephede genel olarak bu kavramlar aracılığıyla düşünce üretildiğini iddia ediyorum.
[2] Yani demem o ki, politik konjontürden bağımsız olarak.
[3] Kendinize uygun İslami fraksiyona göre bu kavram da değişiyor tabii: Ziynet yerlerinin/süs yerlerinin/ başın/bedenin örtülmesi/gizlenmesi/saklanması ve şimdi aklıma gelmeyen çeşitlemeler var ortalıkta.
[4] Gerçekten bu grubu tam olarak tanımlayacak bir kelime, bir ideoloji yok. Bunu fark etmiş miydiniz?
[5] “bile” kelimesi önemli. Tüm ahlakı değerlendirsek o bir grup insan özgürlük şampiyonu gibi görünür çünkü.
[6] Tamam tamam kabul ediyorum, sıfırdan büyük, ama çok da büyük değil.
[7] “daha anlamlı” görünmesi “saçma” olduğu gerçeğini değiştirmiyor tabii ki.

Plato's Confusions , Platonic Solids

ENERJİ VERİMLİLİĞİ
Plato's Confusions, Platonic Solids
In this report, I will try to provide an argument for Plato's approach to philosophy, where my main assertion will be that all Platonistic philosophies on the reality hidden behind the appearence are ultimately begging the question. I will try to support this assertion by several evidence from his book Timaeus, and I will mainly focus on his approach to mathematics.
Timaeus, as all other texts of Plato, is hard to read and almost impossible to understand at the first time. This is usually the case about Plato's texts, and Plato's philosophy in general, that they are difficult to follow by a critical mind of today. What he does is to presume weird assumptions, and then by use of valid argumentation and beautiful explanations, draw even weirder conclusions.
An explanation, by its very definition, must be convincing; but in Plato's case, to be able to follow the explanation, the reader has to be convinced already. So, if we read the text without asking any 'why?' questions and accept them true, then and only then are we able to acknowledge the plausibility of his logic. Plato himself once admits it: “I must endeavour to explain to you in an exposition of an unusual type; yet, inasmuch as you have some acquaintance with the technical method which I must necessarily employ in my exposition, you will follow me.”(Tim.53c) Here, of course, he means that the listeners are already studying in his Academy and are accustomed to his methods of thinking.
This kind of an argumentation is essential for idealism; because idealism in itself cannot be comprehended by human beings. It is the clearest expression of the egocentric ideology, and this part I will try to demonstrate during this report.
To begin with, I would like to give a brief summary of Timaeus. First of all, Plato's God is not a Creator in the sense that he creates everything from nothing. Instead, he “only imposes order and system on pre-existing Chaos.”1 Hence, “he brought order from disorder, deeming that the former state is in all ways better than the latter.”(Tim.30a) After that, Plato's argument goes as the following: Everything that exists has a bodily form, i.e. it is visible and tangible. To be visible, it must contain fire, and to be tangible, it must be solid, implying the existence of earth. For both fire and earth to exist, we need a third element to conjoin them.(Tim.31bc) But three objects define a surface and the body of All is solid. Therefore, we need a fourth object and we have the equations air:water = fire:air and water:earth = air:water (Tim.32b). This is indeed a mathematical explanation of the four elements theory of Empedocle, but has no mathematical meaning though. It seems totally impossible to understand what these equations really mean. Then, Plato explains why the universe has the shape of a sphere (Tim.33b). But suddenly, he begins to explain why the universe has no need for eyes, ears, mouth, hands, legs and feets (Tim.33cd). It is in fact typical for a person to give more and more explanations when he/she himself/herself sees that his/her words are not convincing. Indeed, Plato becomes less and less convincing with his exuberancy. Next, having these four elements, “God began by first marking them out into shapes by means of forms and numbers”(Tim53d). Here, Plato introduces the five regular polyhedra, today often referred as Platonic solids. Afterwards, he assigns a solid to each element. To this point, that Plato's God obeys to a certain reasoning, I shall return later. Tim.57c onwards, Plato shortly explains why there are infinitely many kinds of physical objects and discusses sense perception, human (actually, man) physiology and how other animals and women are created from men; demonstrating why Aristotle, being his student, studied Physics and tried to really understand natural phenomena, as Plato's descriptions hardly make any sense.
However, Plato is historically the first philosopher to “attempt to describe natural phenomena by mathematical means and not by mythological means.”2 Mathematical objects, being the objects of Reason and not of physical world, are suitable to his Ideas or Forms. Plato, following Parmenides' distinction between the Way of Truth and the Way of Opinion, distinguishes between the Being and the Becoming (Tim.28a). “Being is changeless, eternal, self-existent, apprehensible by thought only; Becoming is the opposite – ever-changing, never truly existent, and the object of irrational sensation.”3 By these properties, mathematics fits to Being; since a triangle itself cannot essentially be drawn on a piece of paper, but is more an object of abstraction of all the triangles drawn. Hence, Plato elegantly gives a mathematical description to natural phenomena. Moreover, in his “Academy, with the motto “Let no man ignorant of geometry enter” inscribed over its gate”4,geometry was a major subject in higher education.
Before entering a discussion on why Plato's idealism fails to explain natural phenomena, I would like to provide a few evidence on Plato's egocentricism and the reflection of it in his philosophy. First, I would like to recall the Allegory of the Cave in Plato's The Republic. In the allegory, Plato obviously refers to himself as the one who is able to see the reality, and not to someone else; and his justification is valid only when other people believe in the story beforehand. The Republic goes on defining philosopher kings, where we identify that Plato again means himself. He possesses the truth, he doesn't have to justify the truth of his assertions; and he invites us -though sadly, knowing that not every one is able to see the reality behind appearence- to his philosophy without offering any evidence of its truth, neither physical nor metaphysical.
Secondly, Plato is never interested in things which everyone can understand. Therefore, things that can be understood by everyone are, according to Plato, not worth studying; they are not true, not real. And hence his conclusion: “The physical world is an imperfect realisation of the ideal world and is subject also to decay. Hence the ideal world alone is worth of study.”5 Also, as we anticipated: “Only through strenuous, properly trained reasoning can the human mind discover Forms behind their ephemeral and shadowy images presented by the senses.”6 That's one of the reasons why he “disdained applied mathematics and protested the use of moving mechanical instruments in geometry.”7 Contrary to his teacher Socrates -who was known as teaching mathematics to a slave-, Plato's philosophy is not for the average person; because Plato feels a superiority in himself, to which point I will give more evidence later. But before that, I must, in this context, return to the story of the creation of the universe. Recalling the remark that even God follows a certain reasoning while creating the universe, we must definitely notice that God follows Plato's reasoning. So, Plato is quite sure that he has the true knowledge.
Having recalled the description of the creation, I would also like to point out the dodecahedron problem, which a careful reader might have noticed. I already mentioned about God's assigning a solid to each element; now, I would like to give a more extended summary of what Plato describes. He takes two triangles, and after certain procedures that were already known in his time, he constructs four of the regular polyhedra; namely, the pyramid (tetrahedron), the octahedron, the icosahedron, and the cube. The first defect of Plato's reasoning is that the dodecahedron cannot be constructed with his triangles. Furthermore, he knows that there are five regular polyhedra, but he also assumed that there are four elements but not five. Here, Plato's ego shows himself and he finds the solution: “And seeing that there still remained one other compound figure, the fifth, God used it up for the Universe in his decoration thereof.” (Tim.55c) The searchings of the curios reader are in vain, there are no other explanations for that. Plato does not even mention dodecahedron through the text again. This is, in my opinion, the clearest case that, according to Plato, if something does not fit into his story, then his assumption is that it was already a special case for the God in the Creation.
Lastly, Plato directly humiliates people who do not approach to philosophy in his way. After the creation of men, Plato depicts how other animals are created from men: “And the tribe of birds are derived by transformation, growing feathers in place of hair, from men who are harmless but light-minded”(Tim.91d), which is followed by “And the wild species of animal that goes on foot is derived from those men who have paid no attention at all to philosophy nor studied at all the nature of the heavens, because they ceased to make use of the revolutions within the head and followed the lead of those parts of the soul which are in the breast.”(Tim.91e) Here, Plato clearly identifies the people who are not interested in things he does, as inferior to him. He continues: “On this account also their race was made four-footed and many-footed, since God set more supports under the more foolish ones, so that they might be dragged down still more to the earth.”(Tim.92a) It is not incorrect, I suppose, to interpret this statement as an insult to the people who don't philosophise in Plato's way.
Taking the above discussion into consideration, I would like to point out the similarity between Plato's explanations about the creation of the universe, and the typical “God exists because the Bible says so.” arguments. In both of them, the argument begs the question, thus convincing only those who were already convinced. Platonic Idealism, and idealism in general, is based on strange assumptions which are declared as unquestionable. This is, in fact, the main problem of idealism. Interestingly, however, “Plato had criticized the earlier philosophers for their failure to indicate the Cause of the physical processes by which they explained the World.”8
On the other hand, as Plutarch report Plato's famous “God eternally geometrizes”9, Plato was the first philosopher to see the essential connection between mathematical knowledge and natural phenomena. His emphasis on mathematics made it possible for his followers to make effort on finding the right relations between them; whereof one of the longest lasting higher education institutions of Europe, the Academy (B.C.E. 387 – C.E. 529)10, was for centuries the leading institution of mathematics in Europe.
All in all, today's natural sciences owe a lot to Plato's writings, but only in the historical sense as his works encouraged debates and studies on the subjects he discussed, and not in the philosophical sense as his texts offer no help to today's scientists and thinkers.
1Bury, R.G. ; Introduction to the Timaeus in PlatoVII ; Page T.E. , Capps E. ; Rouse W.H.D. et al ; The Loeb Classical Library ; 1952 ; page 7
2Artmann, Benno ; Euclid - The Creation of Mathematics ; Springer ; 1999 ; page 306
3Bury, R.G. ; Introduction to the Timaeus in PlatoVII ; Page T.E. , Capps E. ; Rouse W.H.D. et al ; The Loeb Classical Library ; 1952 ; page 6
4Calinger, Robert ; A Contextual History of Mathematics ; Prentice-Hall ; 1999 ; page 103
5Kline, Morris ; Mathematical Thought from Ancient to Modern Times ; Oxford University Press ; 1972 ; page 44
6Calinger, Robert ; A Contextual History of Mathematics ; Prentice-Hall ; 1999 ; page 103
7Calinger, Robert ; A Contextual History of Mathematics ; Prentice-Hall ; 1999 ; page 103
8Bury, R.G. ; Introduction to the Timaeus in PlatoVII ; Page T.E. , Capps E. ; Rouse W.H.D. et al ; The Loeb Classical Library ; 1952 ; page 5
9Kline, Morris ; Mathematics: The Loss of Certainty ; Oxford University Press ; 1980 ; page 6
10Kline, Morris ; Mathematical Thought from Ancient to Modern Times ; Oxford University Press ; 1972 ; page 42-43

Turban nedir? Ozgurluk nedir?


  1. Tanrı yoktur.
Evet, önce buradan başlamamız gerekiyor malesef. Bazı şeyler, sizlerin kabul edip etmediğinizden bağımsız olarak doğrudur. Ben de mesela flippadabumdandigerzokapoli'nin varlığına inanabilirim, ama bu inancıma saygı duymanız için hiçbir sebep yoktur. Hele hele, bu inancımı başkalarına açıkladığım için sizin vergilerinizden toplanan bir maaş alıyorsam beni öldürmek isteseniz daha anlamlı. Hatta bu flippadabumdandigerzokapoli inancını yaymak için okullar, ibadet yerleri açmaya başlarsam insanlığa düşman olduğuma kanaat getirseniz haklısınız.
Üstüne üstlük, Tanrı hiç de sandığınız gibi hayatı daha anlamlı falan kılmaz. “Tanrı'nın anlamı kendindendir.” , “Tanrı fiziksel bir şey değildir, onu anlayamayız.” gibi deli saçmalarına inanıp sonra hayatımızın 'böyle olunca daha anlamlı' olduğunu söyleyebilmek için zırdeli olmak gerekiyor.
Dahası var. Diyelim ki ben şöyle bir şeyin varlığına inanıyorum: Magma tabakasının biraz altında yaşayan, insan etiyle beslenen, ışık hızının yarısı hızda hareket edebilen, sekiz kollu on bacaklı 250 ton ağırlığında bir yaratık. Üstelik bu inancım dolayısıyla da şizofrenik bir hayat yaşıyorum. Böyle bir şeye inanma özgürlüğü diye bir şey yoktur. Bunun ismi olsa olsa önyargı özgürlüğüdür ve tahmin edebileceğiniz gibi böyle bir özgürlük yoktur.

  1. Türban takmak özgürlük değildir.
Türban takma özgürlüğü yoktur. Her şeyden önce, metafizik inançlar özgür şeyler değildir. Türban özgürlüğü diyenlere “Tabii ama ya 301?” denmez, “Hadi lan, asıl 301!” denir.
Şimdi biri çıkıp gazeteye “Köle olmak istiyorum, beni satın alın.” diye ilan verse, o kişinin özgür iradesinden mi söz edeceğiz? Üstelik bu dünyada gayet de mümkün bu ilan: işsizlik, sigorta, emeklilik, çoluk çocuk derdi derken, en kolayı kölelik gibi. ('Halinden memnun köle' diye bir şey yoktur, yani teoride vardır da, o köleye 'özgür' demeyiz.) Köle olma özgürlüğü, 1000 yıl öncesinin etiğine tekabül eder. Türban özgürlüğü de en azından 300 yıl öncesinin özgürlük kavramına tekabül eder. O zamandan beri hiçbir laik devrim, hiçbir kadın hareketi olmamış gibi davranamayız.
2.1. Özgürlük karton kutu değildir.
Özgürlükleri üst üste koyarak özgür insan yaratamazsınız. Özgürlükler lego değildir: “Kırmızının üstüne beyazı koysam, şu beyazı mı bu beyazı mı koysam? Hah ne güzel oldu.” Üzgünüm, özgürlük marketlerde satılmaz, üstelik plastik de değildir. Özgürlük n sonsuza giderken n boyutlu bir kavramdır. Tüm o özendiğiniz Avrupa demokrasilerinde bile gamalı haçla okula girmek yasaktır. Gamalı haçla olsa olsa hapse girersiniz. Gerici ve toplum düşmanı bir ideolojinin sembolünü taşımanız toplumsal olarak reddedilir ve bu gayet demokratik bir durumdur.
2.2. Türban mahremdir.
Türban kadın vücudunun cinsel bir obje olarak algılanmasıdır. Kadın böyle bir şey isteme hakkına sahip falan değildir. Şimdi ben bir erkek olarak okula jartiyerle gelsem ve başkaca da bir şey giymesem, tek argumanım da “e abi İstanbul çok sıcak bıktım” olsa, feministlerimiz “Hmm, özgürlük tabii.” mi diyecekler? Fırsatcı solcularımızın neden bahsettiklerini anlama zamanı geldi geçiyor, bakalım yetişebilecekler mi?

  1. Türkiye'de türbana yönelik bir talep yoktur.
Halk türbanla üniversiteye girmek falan istememiştir. Bu tartışmalardan önce bunu politik olarak talep etmiş olan bir kadın hareketi gösterin lütfen. Aksine, geçtiğimiz bir sene içerisinde, kadınlar, hem de milyonlarca kadın alanlara çıkıp buna karşı durmuştur. Mitinglere önderlik edenlerin faşist eğilimleri bir yana, oraya çıkanlar kitlelerdir ve bir şey talep etmişlerdir. Geçtiğimiz 8 Mart'ta da bu tutumlarını sürdürmüşlerdir. Tutup da “Amaan onlar orta sınıf.” diye kestirip atmaya çalışan orta sınıf aydınlarımız mevcut elbet. Ama çok şükür toplumsal dinamikler bir avuç entelin düşündüklerinden bağımsızdır. Tüm o eylemlerden sonra bir avuç erkeğin koyun gibi peşine takıp getirdiği, sonra da önünde bildiri okuduğu kadınların da hiçbir politik talebi yoktur.
Ha derseniz ki onlar istiyordu da söylemiyordu, malesef politik zeminde böyle bir talep 'yok'tur. Elbette ben şimdi on milyon kişinin evine gidip anket yapabilirim, anketimin sonucunda da halkımızın gelir adaletsizliğine son verilmesini istediği ortaya çıkar. Ama hani, sırf bu yüzden sosyalizm gelmiyor iste.

  1. Dini inançlar toplumsal yapıdan bağımsız değildir.
Kapitalizm, Tanrı'nın iyi bir iş ortağı olduğunu keşfetti. Gidebilecek hiçbir yeri kalmayınca, eski ideolojilerle çalışmaya başladı. (bkz. Avrupa'da yükselen ırkçılık. ABD'de yükselen dindarlık -yahu Bush Irak savaşına başlarken Tanrı'nın kendisiyle konuşmuş olduğunu falan söylüyordu. Ya da geçen yazki Melih Gökçek'i hatırlayanlar el kaldırsın.) Kendi 'kişisel olduğunu iddia ettiğiniz' inancınız bu sistemin çıktısıdır. Hiçbir canlı durup dururken flippadabumdandigerzokapoli'ye inanmaz, hatta bunu sorgulamaz bile. “Tanrı var mı?” sorusunun varlıgı politik yapının ispatıdır. Ancak “Tanrı var mıdır?” sorusuyla “Masturbasyon yaparken kaç kez ovuyorsun cinsel organını?” sorusu hiyerarşik olarak eşitlendiği zaman, inanç özgürleşmiştir. Dikkat edin; ikinci soru mümkündür, merak edilebilir, üzerine düşünebilir, araştırma yapılabilir; ama hiçbir pratik anlamı olmadığı için kimse soruyu sormadı bugune kadar.
İyi din, kötu din yoktur. Din belirli koşullarda ortaya çıkan toplumsal bir yapıdır, ekonomi politik yasalara uyar.

  1. Tüm bu tartışma lükstür.
Dünya yanarken şeriat gelse ne yazar. Önümüzdeki yaz ve ondan sonraki yaz ve ondan sonraki yaz ve ondan sonra hem yaz hem kış mevsimlerinde kuraklık olacak; diyorum; kime diyorum? Laiklerimiz susuz nasıl arabalarını yıkayacak, nasıl yazlıklarında denizden sonra duş alacak? Ne yani tuzlu tuzlu mu kalacaksınız, inanmıyorum.... Dindarlarımız bundan gayrı hep taşla mı abdest alacak? Haftanın yarısında cenabet mi gezecekler?
İklim değişirken gerici burjuvazimizle laik burjuvazimiz ahlak tartışmasına girişiverdiler. Tıpkı müebbet hapse mahkum olmak üzere olan bir sanığın bir anda yargıca “Ne, eroin kullanmayı bırakmadınız mı?” sorusunu yöneltmesi gibi.
Uyanın! Bazı sorular yanlıştır. Bazı sorulara cevap aramayız. Bir bina yanıyorsa, evin dekoruna dair iç mimarlıkla ilgili teorik bir tartışmaya girmezsiniz, bir kova su almaya koşarsınız.

Religion is false.

Proposition: Religion is false.

Proof:
By way of contradiction, assume religion is true.
Let R be the set of families of all religious people.
By our assumption, R is nonempty. So there is an element, say r, in R.
By definition, r is not integrable*. (1)
Now observe that r is differentiable**. (2)
Recall the theorem:
For any f, if f is differentiable, then f is integrable.
So (2) implies that f is integrable. (3)
But then (1) and (3) contradict each other.
Hence our assumption that religion is true must be false.
Therefore, religion is false.
QED

* i.e. cannot be integrated to the system
** i.e. one can diffferentiate a religious person from a nonreligious one.