Bireyi degil iliskiyi tanimlamak: Escinsellik


Devrimci Söylem İnşasına Katkılar – 3
100824
Bireyi değil ilişkiyi tanımlamak: Eşcinsellik
  1. Giriş
Cinsel tercihler ve yönelimler konusunda toplumsal yapılara dönük ciddi eleştiriler getirilmekteyken, konunun tartışma zeminini de aynı toplumsallığı içerecek şekilde güncellemek gerekiyor.
Muhalefetin; insanlara heteroseksüel ilişkinin "normal" olduğunu ve bunun dışında kalan hemen her şeyin (örneğin, Katolikler'de, mastürbasyonun bile) hastalık ve/veya günah olduğunu vaaz eden bir toplum yapısının karşısına topyekün bir yapısal eleştiriyle çıkması ve kendi pozisyonunu açıkça ifade etmesi gerekiyor.
  1. Eşcinsel insan yoktur! Heteroseksüel insan yoktur!
İnsanların hetereoseksüel ve homoseksüel olarak değil, belirli miktarlarda hetereoseksüel deneyim ve belirli miktarlarda homoseksüel deneyim yaşamış bireyler olarak karakterize edilmeleri algımızı genişletecektir. Bu terimleri kişilerin özlerine dair anlamlar taşıyacak şekilde, ve hatta onları tasvir etmek için sıfat olarak kullanmak yerine; cinsel ilişkilerin doğasını, veya bir bireyin cinsel anlamda uyarılmasını sağlayan dürtüler olarak kullanabiliriz.” [Alfred Kinsey] 1
Erkekler "doğru kadını bulamadıkları için" eşcinsel ilişkiye girmezler, "doğru erkeği buldukları için" eşcinsel ilişkiye girerler. Sorun, kimin heteroseksüel kimin eşcinsel olduğunun çetelesinin tutulmasıyla ilgili değildir. Sorun, insanların birbirleriyle özgürce ilişkilenmesinin önündeki engellerdir.
  1. Eşcinsel ilişki vardır, "normal"dir ve doğaldır! Heteroseksüel ilişki vardır, "normal"dir ve doğaldır!
Gittikçe derinleşen ve tüm insanlığı boğmakta olan bir yabancılaşmanın içerisinde yaşıyoruz. Şimdilik özel mülkiyet, cinsiyetçilik, ekonomik büyüme, milliyet, din vb. gibi boyutlarını fark etmiş olduğumuz bu yabancılaşmanın içinden konuşurken, "gerçek insan"a dair cümleler kurmak tehlikeli ve kısıtlayıcıdır.
Birçok insan, yapması gerektiği baskısıyla ve kendini kandırarak namaz kılıyor, oruç tutuyor, evleniyor, cinsel ilişkiye giriyor. Nasıl ki bu davranışları o kişilerin "öz"lerini ihtiva etmiyorsa; ters doğrultuda, insanların bu baskılardan kurtulup kendilerini özgürce ifade etme çabalarının da "öz"ü ifade edip etmedikleri tartışmalıdır. Çünkü -tekrar edelim- tüm bu tartışmanın gerçekleştiği ortam, kurtulmaya çabaladığımız yabancılaşma ağlarıyla sarılıdır.
  1. Özümüzü değil, davranışlarımızı savunmaya çağrı
Mücadelemizi özgür insana doğru örerken, bazı kişiler gerçekten de eşcinsel ya da heteroseksüel "olduklarını" fark edebilirler. Devrimcilerin görevi ise, tüm insanların kendi özgür cinsellikleri doğrultusunda ilişkilenebilecekleri toplumu savunmaktır.
Heteroseksizm karşıtı mücadele, cinsiyetçiliğe karşı en tutarlı mücadele hatlarından birini oluşturuyor. Tam da bu sebeple, argümanlarımızı, cinsiyetçi toplumun dayattığı "özcü" söylem üzerinden değil, gerçek insanı ve gerçek insani ilişkileri hedefleyen bizlerin kendi özgün söylemi üzerinden inşa etmemiz bu tutarlılığı perçinleyecek bir fırsat sunuyor.
  1. Berrak bir dille açıklamak
Tüm cinsiyetçilik karşıtlarına davetimizdir: "Eşcinsel birey"lerden değil, "eşcinsel deneyim yaşamış birey"lerden bahsedelim.
"Özüne dönmek" söylemini imamlara ve rahiplere bırakalım; iddiamız "cinsel deneyim özgürlüğü"dür. Mücadelemiz; bireyleri kalıplaştırmadan özgürleştirmeyi, pratiğinde ve söyleminde yeniden ve yeniden içermek için sürekli kendini güncellemelidir.
1Kinsey'i takiben, bu metin boyunca, "deneyim" kelimesi en genel anlamında kullanılmaktadır. Böylece cinsel deneyim (sexual experience), kişilerin cinsellikleriyle ilgili yaşamış oldukları tüm fizyolojik ve duygusal deneyimleri içerecek şekilde anlamlandırılmaktadır.