Canak Comlek Patladi!

Çanak Çömlek Patladı!

“Merhaba sevgilimpınargünseli,”… ; hayır, olmuyor, her aklıma gelen ilginç ve özenti şeyden bir yazı çıkarmaya çalışmaktan vazgeçmeliyim. (Kapı çalındı. Kapıyı açtı.) “Merhaba, [Kalın bir erkek sesi] birikmiş iyilik borcunuzdan dolayı kişiliğinizi haczetmek üzere emir aldık.” Saçmalama (,kapıyı adamın yüzüne kapattı,) neyin gerçek neyin hayal olduğunu bilemeyecek miyim yani. Şurada oturmuş iki satır yazı yazmaya çalışıyoruz, hemen felsefe yapıyorsunuz, hâlbuki ben ne kadar iyi niyetliydim. İyilik tahsis edebilecek olsan ben niye ödemeyeyim ki zaten. (Duraklar.) Fazla mı ciddiye alıyorum yoksa. Neyi? Genel olarak. Ciddiye alsan şimdiye intihar ederdin. Seni [/beni/bizi] uyarmıştım felsefe konusunda. Özür dilerim, kelimelerimi düşüncelerime teyellediğim yer kopmuş da.

Ne hissediyorum biliyor musun? Sürdürülebilir gerilim. Bir yerden kopup darmadağın olacakmış(ım/ız) gibi. Ama öyle güzel inşa edilmiş ki, hep tam o noktada duruyor(um/uz). Beni buraya kim koydu? Çabuk kaldır bakayım onu oradan; onun yeri orası mı; kaç kez söyledim sana; hayret bir şey ?,!. (Elinde öylece kaldı. Nereye koyacağını bilemeden salonda etrafına bakındı, odasına gitti, umutsuzca odasından çıkıp mutfağa yöneldi, buzdolabının kapağını açtı, peynirli patlıcan ezmesini kenara ittirip ara raflardan birine koydu.) Ne çok beklentim vardı kendimden, şimdi amortiye razıyken biletin sahte olduğunu öğreniyorum, kazıkla(n)dım(/n/k). Şu hale bak, bir mektup bile yazamıyorum. (Masanın üzerindeki kâğıtları sinirle çarpı aceleyle eşittir birçoğunu yere düşürerek alıp çöpe attı.) Eskiden ne güzeldi, sayfalarca yazardım, kağıt yetiştiremezdik. Ama o zaman gerçekleşmemiştin, insan içine çıkmamıştın; ruhunun kiri, halının altında, küçük bir yükselti yapıyordu, ve halıya hiç kimse basmıyordu. Evet ama aynı zamanda kimsenin hayatını mahvetmiyordum da. İspat: Kimse yoktu, onların hayatlarına müdahale edemezdim. Ben vardım, ama benim de bir hayatım yoktu, o yüzden ona da müdahale edemezdim. X yerine beni koyduğunuzda ‘X’in her müdahalesi mahvetmedir’ cümlesinin doğruluk değeri 1 olduğuna göre, ispatın geri kalan kısmı öğrenciye alıştırma olarak bırakılmıştır.

Geçen gün annem kitaplarımı bu kadar hızlı okumamamı çünkü o zaman kitaplarımın hemen biteceğini sonra da okuyacak kitap aranmakla canımın sıkılacağını söyledi. Cevap vermedim, verse miydim, verebilir miydim? Ben kitaplarımı seviyorum, ben kitaplarımı karşılıksız olarak seviyorum, biliyorum, onlar beni sevmiyorlar, sevselerdi bitmezlerdi, ben onları umutsuzca seviyorum, kimse beni onlar kadar sevmedi, hayır sevdi, onlar beni hiç sevmedi ki, neler diyorum, son kullandığım onlar kelimesi kime gönderme yapıyor,,,? Keşke dil gerçekten ne hissettiğimi anlatabilecek kadar yalın ve ilkel olabilseydi.

Ben hayatındayken özgür olamazsın. Ben hayattayken ben de özgür ol(a)mam zaten, endişelenecek kadar garip bir epistemolojisi yok bu işin. Basit bir matematiksel konvansiyona bağlı her şey. Sıkıştırılmış ama asla patla(ya/tıl/tıla)mayan bir hidrojen balonu düşün. Şimdi içindeki hidrojeni sonsuza götür. Götürdün mü?, hah işte, şimdi o bulduğun şeyi ikiye böl, geri getir. Yine aynısını bulabildin mi? İşte bu matematiksel imkansızlıklar yüzünden kurtuluşun yok özgürlüksüzlükten. Seni temin ederim ki benim suçum değil hayır benim suçum suç benim ben suçum içinden çıkamıyorum içimden çıkamıyorum seni de içeri çekmeye çalışıyorum kanma artık bu numaralara hep son anda sen elini cüzdanına attığında değiştirirler kartları o yüzden kaybetmen kaçınılmazdır kimse o kadar uyanık olamaz hep aldatırlar hayatlarını bundan kazanırlar o yüzden bu işin ustası oldular artık sen uyma bana hayır uy hep bana uy-uyalım-uyuyalım-uyduralım gitme hep yakın kal hadi ne olur bir el daha oynayalım söz bu sefer hile yapmayacağım hayır yapacağım hayır yapmayacağım ama söz de vermeyeceğim [versem mi ki verebilirim aslında nasılsa çorap söküğüdür bir kez sözünden dönmüşsen sonrası kolay] gel otur konuşalım kuralları birlikte koymayalım gidersen ben hep fal bakmak zorunda kalırım fallar çıkmadıkça seni ararım gidemezsin ben seninle oynamak istiyorum mızıkçılık yapmak yok var yok var tamam bazen var ama yine de sen iyi düşün ben çok değiştim artık eskisinden daha saçmayım kimseye derdimi anlatamıyorum ama herkes beni anlıyor ama ben kendimi anlayamıyorum buna çok kafam kızıyor her şeye rağmen saklama kendini olmaz mı beraber keşfedelim ya da etmeyelim yapmadığımız her şeyi beraber yapmayalım çık dışarıya oynayalım!

No comments: