Amateur Free
90208
-Are you free?
+Life is more complicated than philosophy.
-But again, are you free? Or rather, are we free?
+Do you mean there is a correlation between these two?
-Which two?
+My freedom, and ours.
-“You” are part of “us”, isn't it?
+Correct. But “my freedom” may or may not be a part of “our freedom”. Maybe they are even disjoint. Every weekend I play tennis. Will you defend that we played tennis last Saturday?
-Don't change the subject.
+I wasn't changing the subject. I am free. Or even better, I want to be free. Now, do you want to be free?
-I am not sure whether I want to be free or I want us to be free.
+Now you understand what I mean.
-I do. But let me appeal to philosophy.
+Oh, not again.
-Wait. This time it'll work. Watch: I am free. I, as a free individual, want to have a free relationship with you. Once “we” obtain it, this leads to two important conclusions. First, our free relationship verifies my freedom. Second, it destroys my freedom. Now, let's restart the reasoning with different initial values. We have a free relationship. This by definition means that each and every moment I once again choose to be with you. My choice is -by construction- free. So, as long as I am with you, this is and has to be my own decision. Therefore, I get free. Hence the conclusions: My freedom theoretically creates the negation of our free relationship, since it opens up the possibility of ending the free relationship, either completely, or by limiting the freedom. On the other hand, my freedom is the affirmation of our freedom.
+You will never stop abusing ontological arguments to support your emotions, will you?
-Well, I won't, unless they don't work.
+Now, do you want to be free, or do you want us to be free?
-Both, as they are essentially the same. You?
+I'm not sure yet.
Ucuncu tekil sahis
90131
Kapi caldi. Kadin, oturmakta oldugu koltuktan kalkti, icindeki tedirginligi bastirarak kapiya dogru yurudu. Kapi acildi. Adam iceriye girdi. Buzdolabi acildi. Icinden bir votka sisesi cikti. Iki bardak, bire iki oranla votka limonla doldu. Adam koltuga oturdu. Kadin halinin uzerine oturdu. Odadan miriltilar geldi. Sesler, yukseldikce duyulur oldular, ama hicbir zaman anlasilir olmadilar. Bir bardak kirildi. Hickiriklar duyuldu. Sonra sessizlik. Insanin, bir tek canli sesi icin omrunden yillar verebilecegi anlar vardir. Sessizlik surdu. Esya, ses hic var olmamis gibi davrandi. Ses yoktu degil. Sessizlik vardi, oyle cok vardi ki ses icin yer kalmiyordu. Sonra, her seyin oldugu gibi, sessizligin de sonu geldi. Kanepenin gicirtilari duyulur hale geldi. Su, akmaya basladi. Hicbir canli sesi yoktu. Yaylar birbiriyle sevisirlerken ciglik atiyorlardi sanki. Cigliklar yukseldi. Metalin tutkusu tum evi sardi. Cigliklar yukseldi. Sonra, her seyin oldugu gibi, metalin sevismesinin de sonu geldi. Esya, tatmin olmus bir sekilde, yerini canli seslerine birakti. Hiriltilari fisiltilar izledi. Simdiye kadar olanlardan daha anlasilir olmayan konusmalarin ugultusu duyuldu. Ses yasami ispat etti. Adam kanepeden kalkti, yurudu, elektrikli sobayi calistirdi, yurudu, kanepeye oturdu. Esya evden tasti, kadinla adami kusatti. Adam mucadele etti ve kazandi. Kadin ciddiye almadi ve kazandi. Esya geri cekildi. Konusma evi isgal etti. Sonra, her seyin oldugu gibi, konusmanin da sonu geldi. Adam ayaga kalkti. Kapi acildi. Adam disari cikti. Kapi kapandi. Kadin koltuga oturdu. Su, durdu. Banyo kapisi acildi. Disari ciktim, ona sarildim, uyuyakaldik.
Dunya Ekonomik Forumu ve Burjuvazinin Guc Dengelerine Dair Belirtiler
90130
“Davos'taki Gazze paneli olayli gecti. Erdogan'a 'Mubarek de Abbas da durumu sizden iyi biliyor, Hamas'i sucluyor' gibi sozlerle yuklenen Peres, suresini iki kat asti. Moderatorun yanit hakki vermedigi Erdogan, Peres'e 'Benden yaslisin. Sesin cok yuksek cikiyor. Sucluluk psikolojisi. Siz oldurmeyi iyi bilirsiniz. Davos benim icin bitmistir.' diyerek salonu terk etti.” (Radikal Gazetesi, 30 Ocak 2009)
Erdogan'in bu davranisi, ister fevri ister planli olsun, cok ilginc ipuclari tasiyor sosyalistler icin. Bir zamandir dile getirilen islam burjuvazisinin kuresel kapitalizm icerisinde yukselisini isaret ediyor.
Ne oldu? Turkiye isbirlikci burjuvazisinin temsilcisi, su anda elinde tum Turkiye'deki organik yasami birkac kez ortadan kaldirabilecek miktarda nukleer silah olan ve Ortadogu'nun paylasiminda en cok soz sahibi olan ulkenin temsilcisine hakarete varan sozler etti. Bu noktada sormamiz gereken asil soru sudur: Islamci burjuvazi kendini, emperyalistlere kafa tutacak kadar guclu hissetmeye mi basladi?
Bu olayin, momentum degisiminin onemli gostergelerinden biri oldugunu ve dolayisiyla sikligi artan sekilde benzer orneklerle karsilacagimizi dusunuyorum.
Onumuzde kabaca iki senaryo var, ama bu yazinin temel sorusu acisindan ikisi de ayni kapiya cikiyor.
Buyuk ihtimalle, yaklasan yerel secimleri de goz onunde bulundurarak bu firsati kacirmak istemeyen Erdogan, Turkiye'de yandas medya tarafindan kahraman gibi karsilanacak. Bu, paneldeki davranisinin islamci burjuvazi tarafindan da desteklendigi anlamina gelir. Yani islamci burjuvazinin; mazlum olma, hosgoru, dinler arasi anlayis gibi kavramlarla gelistirdigi stratejinin omrunu doldurdugu anlamina gelir. Artik onlar da kuresel arenada kendilerine yer acilmasi gerektigini dusunecek kadar buyuk bir guc haline gelmisler demektir.
Ikinci senaryo ise, Erdogan'in sozlerinin asiri, diplomasi disi ve patavatsizca bulunmasi durumudur. Bu durumda Erdogan, ulke icindeki yukselisinden aldigi gazla ortaligi velveleye verdigi icin elestirilir, dolayisiyla dizginleri cekilir. Bunun anlami ise, islamci burjuvazinin, boyle bir hamle icin zamanin erken oldugunu dusundugudur. Ancak bu senaryonun kendisi bile, yukarida ortaya attigim momentum degisimi iddiasini destekliyor. Zira Erbakan bile, kendi iktidarda oldugu donemde dahi, bu kadar sert bir cikis yapamazdi. Erdogan'in kabadayiliginin arkasinda, kavga cikarsa mahalleden toplayacagini dusundugu adamlarin iri yari oldugu hissi yatiyor.
Demem o ki, Davos'ta dun meydana gelenler, alisageldigimiz Bati emperyalizmiyle asik atacak bir islamci burjuvazinin hizla guclenmekte oldugunun belirtisidir.
Bu noktada, Turkiye'de devrimcilerin eylem plani olustururken hesaba katmalari gereken cok onemli bir degisken beliriyor: Burjuvazi cesit cesit. Peki biz mucadeleyi, hangi burjuvaziyi hedef alacak sekilde insa edecegiz?