110126
İkiyüzlülüğün iki yüzü
Pretend
İstisnai zamanlar; işlerin yolunda gittiği, hayatın manifestolaştığı. Böyle zamanların başlarında, keyfini çıkarmak için suni bir çabaya girerdi; mantık buna zorlardı: çok seyrek denk gelecek bir fırsatta anı yaşamanın kime ne zararı olabilirdi; geniş hacimlerde, genleşmek yerine zorlama bir özkütle sübvansiyonunun kime faydası olabilirdi? Yaşamfobik görünmemek için, hayalleriyle gerçek dünya arasında bir bağıntı varsayardı: Nihayetinde; karamsarlığın yeterince gerekli olmadığı durumlar olabilirdi belki.
Ama bu kontrol edilemez bir ukalalık patlamasına ve özgüven enflasyonuna sebep olurdu. Aşırı özgüven üretimi aşırı ukalalık istihdam edilmesine yol açar; özgüven piyasasındaki hızlı borçlanma, gelmekte olan krizin alarmını verirdi. Ama dedik ya; tutunamayan dizginlerinden özgürleştirildiği anda, gölgesiyle ilgili ahkam kesemediği ağacı keserdi.
Existent
Ve tabii ki her istatistiksel şakanın bir sonu olurdu. Bu son, filmlerdeki gibi olmazdı ve tam da bu yüzden filmlerdeki gibi olurdu: Gerçeklik hiçbir biçimde değişikliğe uğramadan, hiç kimse (ama hiç kimse) tutumunu veya düşüncesini değiştirmeden; sadece olayların doğal gelişimi dahilinde, her şey üst alt olurdu.
Tam da filmlerdeki gibi, çünkü filmlerin sonu başından bellidir. Tam da filmlerdeki gibi, çünkü filmlerin sonunu izleyiciler dışında herkes tüm detayıyla bilmektedir, filmlerin sonu sadece izleyici için sürprizdir.
Gözlenen gözlemci için durum daha karmaşıktır tabii ki. Saatlerce tepetaklak durmuş birinin yeniden ayaklarının üzerine basmasıdır onun başına gelen. Gerçek dünyadaki gerçek insanlar gerçek davranışlar sergilemeye devam ederler. Dünya tersine dönmüştür bir kez daha.
Her şey doğal akışında görünürdü öte yandan. Gözlenen gözlemcinin baş dönmesi, durumu idrak etmesine engel olurdu. Taşlar yerine otururdu, o ise taş kafalılığına sövmesine rağmen oturamaz, oradan oraya koşturur dururdu.
Bozuntuya vermemeye çalışırdı: Aslında tüm bunların böyle olacağını önceden bildiğini anlatırdı herkese, kendiyle ilgili tahlillere girişirdi, bu tahlillerle ilgili yazılar yazardı. Böylece döngü tamamlanırdı. Hataların diyeti verilir, hayaller gerçek dünya tanrısına kurban edilir, üretkenliğin yerini saldırganlık ve kin alır, ve saldırganlık ve kinden üretkenlik devşirilirdi.
No comments:
Post a Comment