110606
Harikalar Diyarına
Kral, “Okuyun şiiri!” dedi. Beyaz Tavşan gözlüğünü taktı. “Neresinden başlayayım, efendimiz?” diye sordu. “Başından başla,” dedi Kral olanca ciddiliğiyle. “Sonuna gelinceye kadar okumayı sürdür, sona gelince dur.”
Rüyamda böcekler görüyorum. Uyanmak da işleri hiç kolaylaştırmıyor. Kendi hayalleri içerisinde boğulmak da marifet sayılabilir. Kimi kandırıyorum? Belki yeterince uğraşırsam kendimi kandırabilirim ama uğraşamıyorum yoruluyorum bıkıyorum gözüm başka konulara kayıyor biraz tatlı yiyorum tüm sorunları ve bizzat kendimi kısa devre yapıyorum.
Kral, “Hiçbir anlamı yoksa dünya kadar zahmetten kurtulduk demektir,” dedi. “Anlarsınız ya, anlam bulmaya çalışmamıza gerek kalmıyor artık.”
Belki yeterince uğraşırsam kendimi kandırabilirim ama derdim kendimi değil kendim dışındaki herkesi kandırmak olduğundan lafı dolandırmanın manası yok. “Sözün bittiği yer”deki rezaleti görmek için resim galerisini ziyaret edin. Ya da yorulun artık bu saçmalığı okumaktan.
Mart Tavşanı ona dönerek, “Daha çay al, lütfen,” dedi, büyük bir candanlıkla. Alis gücenik sesle, “Henüz hiçbir şey yeyip içmediğime göre dahasını alamam ki!” dedi. “Daha azını, demek istiyorsun,” dedi Şapkacı. “Çünkü hiçten daha çoğunu almak çok kolaydır.”
Derdim kendimi değil herkesi kandırmak olduğundan, arananözlenenbeklenenarzulanansevilenözlenenciddiyealınanistenenmerakedilenözlenen biri olmak istediğimi doğrudan söylemeyi seçmeliyim. Ancak bu şekilde, ancak abartılı, süslü püslü, botokslu bir dürüstlükle karıştırabilirim kafalarını.
“Öyle,” dedi Düşes. “Bundan alınacak ders de şu: Ah, sevgidir, sevgidir dünyayı döndüren!” Alis alçak sesle, “Birisi bana dediydi ki, dünyayı döndüren, herkesin kendi işine bakmasıymış,” dedi. Düşes, “Eh, ne yapalım, zaten ikisi de aşağı yukarı aynı anlama gelir,” diye yanıtladı.
Abartılı, süslü püslü, botokslu bir dürüstlükle hepsini aldattığımı varsaysak bile, nasıl olup da istediklerimi yapmalarını ve hatta istediklerimi yapmayı istemelerini sağlayacağımı bilemiyorum. Zaten işin püf noktası burası, zarafetten yoksun bir oyuncu ancak buraya kadar gelebiliyor yarım yamalak taktiklerle. Gerisi yetenekli olanlara kalmış; doğal olarak seçilmeyen, elenir doğal olarak.
“Büyüseydi çok çirkin bir çocuk olurdu,” dedi kendi kendine, “oysa domuz olarak pekala yakışıklı sayılır bence.”