Şakayla karışık


Tüm hesaplardan yanlış çıkıyordum. Hesapları bilerek yanlış yapıyordum, yine de sonunda hep ben haksız oluyordum. Kimseyi önemsemiyordum, kimseyi ciddiye almıyordum, hiçbir şeye değer vermiyordum: Aylarca görüşmeden durabildiğime göre onun hayatımdaki yeri önemli değildi; telefonu başkasıyla görüşmek için kapatabildiğime göre onu o kadar da ciddiye almıyordum; benimle bir daha görüşmemeye karar verebilecek oluşunu anlayışla karşılamaya çalıştığıma göre ona değer vermiyordum; benimle konuşurken bacaklarına baktığıma göre onun düşünceleriyle hiç ilgilenmiyordum; kartpostal alırken hangisini ona aldığımı dahi düşünmemiş olduğuma göre onu pek de önemsemiyordum; hep başka şeylerle uğraştığıma göre matematiği sevmiyordum; saatlerce matematik çalıştığıma göre iklim değişimini umursamıyordum. Her şey hep eksik kalıyordu. Dünyanın tüm eksikleri birleşip bana saldırıyorlardı. Aklımdan başka kaybedecek bir şeyim kalmamıştı. Eksikleri tamamlamak imkansızdı. Ya da imkanlıydı ama ben o kadar becerikli değildim.

İyi niyetle kötü şeyler yapıyor, herkese ve her şeye kendini kötü hissettiriyordum. Hiçbir şeye yetişemiyordum, yetişemedikçe gecikiyordum, kötü bir kabusta gibiydim, sürekli kendimi çimdikliyordum, bacaklarım mosmor olmuşlardı, sakin olmaya çalışıyordum, nasıl olsa bir gün uyanacaktım, o günü sabırla beklemeye çalışıyordum. Ama içten içe korkuyordum, hangi noktada kabusun başladığını bilmiyordum, uyandığımda nereden devam etmem gerekeceğini düşünüyordum, bütün bu olanlar olmamış gibi yapabilecek miydim, kaygım artıyordu, avuçlarım terliyordu.

Tüm bunlardan beni sorumlu tutacaklardı, cinayet saatinde neredeydin diye soracaklardı, cinayet saatinde nerede olduğumu bilmiyordum, doğruyu yalnızca doğruyu söyleyeceğime yemin ettirecekler sonra da şu anda kimin göğüslerini düşündüğümü soracaklardı, hiçbir soruyu yanıtlayamayacaktım, gördüğüm bütün kağıtları imzalayacak sonra da çelişkili beyanat verdiğim için alıkonacaktım. İşler karıştıkça yüzümdeki gülümseme belirginleşiyordu, koyvermişliğin pişkinliğiyle herkesi küçümsüyor bira isterken lütfen demeyi unutuyordum, hayatım bana tur bindirmişti ve bunu daha yeni fark etmiştim, oysa şimdiye kadar başa baş gittiğimizi sanıp dişimi sıkıyordum.

Artık işin şakası yoktu, çünkü her şey büyük bir şakaya dönüşmüştü..

No comments: