İdeolojik Deformasyon ve Engels


130731


Bir arkadaşımla Karşıyaka'da Yalı Caddesi boyunca yürüyorduk. Yakın zamanda okuduğum kişisel gizlilik ve mahremiyet hakkında bir kitaptan bahsediyordum. Derken kaldırıma stencil'le yazılmış bir yazı gözüme çarptı. Yazı silik olduğundan mı, hava kararmış olduğundan mı bilmem, görür görmez sesli olarak okudum gördüğümü: “Engels İzmir!”
Yerde gördüğümüz stencil


Arkadaşım da durdu. Şöyle bir süre süzdük yazıyı. Esaslı bir Engels taraftarı olarak kısa bir süre için bile olsa çok heyecanlandığımı itiraf etmeliyim.


Bir adım geri attık, bir adım ileri attık. Kafamızı sağa çevirdik, sola çevirdik. Kabaca 10 saniyelik bir sürenin ardından yazılanı Engelsİzmir olarak okumamız gerektiğini fark edebildik.


Mesleki deformasyon diye bir şey var, biliyoruz. Eğer ideolojik deformasyon diye bir şey varsa, işte tam da budur herhalde.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği, İzmir Fuarı'nda gerçekleşecek Engelsiz İzmir 2013 Kongresi'nin internet sayfası şurada, birçok ön etkinlik de yapmışlar hali hazırda.


Kongrenin sayfasında bulduğum logo. Sakın yanlış anlaşılmasın, tasarımı veya herhangi bir şeyini eleştiriyor falan değilim. Ellerine sağlık kim yapmışsa, güzel olmuş bence.

 
Not: Ah be, İzmir'deki Engelsistler örgütlenseler ne muhteşem olmaz mıydı?



“Sen gelme ulan ayı!”daki ayı olmak


130730

*Sen.
-Ben!
*Sen.
-Ben?
*Sen.
-Ula ben?
*Sen.
-Ben?
*Sen.
-Ben!
*Sen.
-E beeen??
*Sen gelme ulan ayı !
Kemal Sunal, Kibar Feyzo (1978)



Gezi direnişiyle başlayan ayaklanma hakkında farklı farklı insanlarla yaptığım sohbetlerde, iki ay içinde bizzat yaşadım şunların tamamını:



*Bu yeni nesli anlamamız lazım bizim.
-Tamam, ben anlatayım mesela kendimi?
*Yok sen değil, 90'lar kuşağını diyorum.



*Bu Gezi'deki gençlerin taleplerini dinlemeliyiz.
-Hah, bak mesela benim taleplerim...
*Yok seni demiyorum, sen önceden de politiktin.



*Türkiye halkı ne gibi sebeplerle eylem yapıyor?
-Ya işte mesela beni en çok öfkelendiren...
*Seni sormuyorum, halk ne istiyor onu merak ettim.
-E ben neyim?
*Ya sen eğitimlisin, üniversite mezunusun falan.



*Gezi eylemcilerinin taleplerini doğru okumak lazım.
-İşte biz mesela sorumluların istifasını...
*Seni demiyorum, sen zaten sosyalistsin.



*Orada eylemcilerin polis müdahelesinden sonra yaptıkları...
-Biz orada haklı ve meşru...
*Sen değil, sen Salı günü orada değildin ki.
-E ama Çarşamba oradaydım, ben değildiysem de arkadaşlarım oradaydı yahu. Ayrıca orada olsam da onların yaptığının aynısını...
*O sayılmaz. Sonuçta sen orada değildin o anda.



*Eylemlerde işçi sınıfının konumu nedir?
-Ya işte ben...
*Yok seni değil işçileri soruyorum.
-E ama ben de ücretli çalışıyor sayılırım. Üstelik ne emekliliğim yatıyor, ne de seneye iş güvencem var.
*Sendikalı mısın?
-Değilim.
*Tamam, sendikalar nasıl hareket ettiler?




*Gençlikten başka nasıl insanlar var eylemlerde?
-İşte benim arkadaşlarım var, güvencesiz ve esnek çalışıyor hepsi.
*Başka? Siz genç sayılırsınız.
-Ya başka biri de beni genç saymamıştı. Hem ben 27 yaşındayım yahu, genci mi kalmış. Arkadaşlarım da mezun oldular, işe girdiler falan.
*Olsun, 30 yaş altı genç sayılır.



*Sosyalist sol Gezi direnişinde sınıfta kaldı.
-Ya olur mu biz eylemlerin en başından itibaren barikatlarda olsun yayınlarımızda olsun...
*Seni değil, sosyalist partileri diyorum.



*Bu bilgisayar başı gençliğini bizim anlamamıza imkan yok.
-Yo, var gayet. Bak benle konuş mesela.
*Seni demiyorum ben.
-Yuh! Yahu bu da mı gol değil. Tüm lise hayatım boyunca günde üç saat diyablo eycof oynuyordum ben be.
*Ya bu gençlerin elinde telefonlar aypodlar aypedler. Sen çocukluğunda sokakta top koşturmuştun sonuçta.


Sırası tam böyle değil. Olayın farkına sonradan farkına vardığım için diyaloglar sözcüğü sözcüğüne doğru olamadı. Ama olay özetle budur.



Hiçbir sohbette, hiçbir tartışmada, görüşü alınmaya değer olamıyorum. Bir yolunu bulup bir açıdan (çok dar bir açı bile olsa) olayların öznesi olmaya çalışıyorum, olamıyor. Daima bir şekilde diskalifiye oluyorum. Sordum, herkesin durumu böyle değilmiş. İnsanlar gayet soruyorlarmış benim arkadaşlarımın görüşlerini falan sokakta parkta bile. Bir çeşit korporativizm herhalde, benim payıma da bu düşmüş. Siyasette de birimizin “sen gelme ulan ayı”daki ayı olması gerekiyormuş meğer. Bu da benim rolümmüş. İyi peki.






Sınıf Mücadelesini Bir Hafta İçinde İki Kez Kaybetmek


130730



Oturma odası. Birbirine dik iki büyük koltuğa oturmuş, yirmili yaşlarının sonlarında dört kadın, üç erkek. Koltukların önünde bir sehpa. Sehpada çaydanlık ve çay bardakları. Gecenin geç bir saati. Gezi Direnişi ile başlayan ayaklanmanın üçüncü haftası.

Kahramanlarımız, tüm akşam boyunca polisle çatışmış, güneşin doğmasına yakın evlerine dönmüşlerdir. Günle ilgili birçok küçük hikayenin ve detayın paylaşılmasının ardından, yorgunluğun da bastırmasıyla kısa bir sessizlik olur.

Pelin (Yakup'a dönerek): Ya sınıf mücadelesini yine kaybettik !

Yakup (fark eder): Hakkaten ya, iki oldu bu !

Sessizlik. Herkes çayını yudumlamaya devam eder.

ben (şaşkınlıkla): Arkadaşlar?

Pelin ve Yakup bana soru soran gözlerle bakarlar. Kısa sessizlik.

ben (daha da şaşırarak): Konu nedir yahu?

Pelin (yarı uyuklayarak): Ya yok mu oyun. Çadırda bıraktık yine. Salı günü de unutmuştuk böyle.


Bu, bir haftada sınıf mücadelesini iki kez kaybeden bir grup Gezi direnişçisinin hikayesidir.


Bertell Ollman tarafından 70'lerde tasarlanan oyun yakın zamanda Türkçe olarak tasarlandı.

Turkey Uprising: websites in English

This is a (certainly incomplete) list of websites, which contain background information, photos, videos, personal testimonies, or updates on the uprising in Turkey.

I believe this video, although not informational, is the best summary of the Gezi spirit.







There are obviously plenty of more websites in Turkish, including solidarity networks for the detentions, injuries, torture etc.

  • Parklar Bizim tries to keep track of all the meeting minutes of all the park forums in Turkey. While the content is in Turkish, perhaps it would give a slight idea of the forums taking place.
  • Park Hareketi, linked to Parklar Bizim, provides a map of all the park forums in Turkey.
  • Gezi Parkı Tutsaklarına Özgürlük, i.e. Freedom to Gezi Park Prisoners, has an English option, although for the moment I did not encounter many content in English. Yet it is still relevant because you can show your support and solidarity to our political prisoners by sending them letters, and here is an updated list of their addresses.


Turkey Uprising updates: June 27th - July 7th

This is the fourth post of a day-by-day compilation of the uprising that is taking place in Turkey. Previous posts cover the updates for May 31st - June 4th, June 5th - June 14th and June 15th - June 26th. I strongly suggest you to have a look at them before reading this one. This post, on the other hand, has the complete list of the links published in these updates.





To begin with, police attacks in Ankara did not stop until very recently: On June 27th, police attacked the march in Dikmen neighbourhood, the water cannons used a foamy mixture, the composition of which is unknown to the protesters.

In the previous post, I tried making a list of detentions, police raids and arrest. The continued on a daily basis. Suffice it now to say that the total number of arrests (careful: not detentions, arrests by court order) exceeded 100 by June 28th.
You can show your support and solidarity to the political prisoners by sending them letters. Here is a regularly updated list of addresses.

On June 28th, in Lice, Diyarbakır, the locals organized a demonstration to protest the construction of an extension of a police station. Police opened fire to the protesters, killing 1 and injuring 6. This was followed by massive solidarity demonstration all around Turkey.



The end of June and the beginning of July witnessed huge neighbourhood assemblies. The protesters somehow preferred to call them Park Forums, and I will follow this tradition.

June 29th, Elvankent, Ankara. Park forum.

June 19th, Abbasağa Park, İstanbul. Park forum.

The Park Forums were mainly spontaneous. Therefore coordination, reporting and publicity took time to establish. According to this website, which tries to keep each forum aware of each other, there are 80 forums organized all around the country.

Park Forums in Istanbul by July 7th.

On July 3rd, the court overruled the project in Taksim square that would transform the area into a cement lake. (This is not the shopping mall project yet. Yes, AKP has more destruction projects for the same area.) Taksim Solidarity Platform made a call for July 6th, simply stating "We are going to our park.".

July 6th was like the good old days. Police attacked the protest before its announced time. Excessive use of gas bombs and rubber bullets were documented. Police entered several buildings, including party headquarters and cultural centres. Many journalists (around 15) were reported to be detained. Conflicts started at 18:30, and continued until 4:00.

July 6th, Istanbul.

What was new about July 6th was the presence of 4-5 fascists with cleavers in their hands. These people were escorted by the police and they attacked the protesters, injuring many.

July 6th, Istanbul. This guy was detained for a couple of hours and then released.

Here is a video documenting how police shoots rubber bullets from a distance of 50 centimetres !


On July 7th, Sunday, several alternative media organizations organized a huge gathering in Kadıköy, İstanbul. The event was promoted by 3 TV channels, 5 daily newspapers, 1 online news portal and 2 radio channels.

July 7th, Kadıköy, İstanbul. 300 thousand people attended the alternative media festival.